Köylerden Bir Köy
AKKKD Yayınları
1. Baskı, Ankara, 2004
13,5 x 19,5 cm. 240 sayfa
Başlarken
Amacım gelecek kuşaklara köyümüz ve ulaşabildiğim kişiler hakkında bilgi ve belge bırakmak.
Ulaşmak istediğimiz yere ulaşamıyoruz. Birçoğumuz dedemizin babasının adını bilmiyor. Belki gelecekteki çocuklarımız kendilerinin nereden geldiklerini, kimin çocukları olduklarını ararken daha uzak yere ulaşabilmelerine katkıda bulunmuş olurum diye düşünüyorum. Ben bir yerlerden başlamasam yıllar sonra bir kişi çıkıp bir yerlerden başlayacak ama daha sonralardan başlayacak ya da birçok şeyi kaçırmış kaybetmiş olacak. Şimdi ben, Mehmedin Haydar’a ya da Abbas Kahyaya ulaşmış olsaydım daha çok şey öğrenecektim. Daha gerilere gidip oralardan başlamış olacaktım. Köyümüzden her yaşlı kişinin ölümü bazı şeyleri kaçırmamız demek oluyor.
Mehmedin Haydar’dan veya Kara Mustafa’dan bize, Mehmetlerin Halil ve Aşık Mehmet gibi büyüklerinden duyduklarını yazan kişiler ne kadar çok olsaydı, o kadar iyi olurdu. Ben günümüzdeki yaşlılardan sorarak onların ulaşabildiği yerlerden başlamaya çalışıyorum.
Köyümüz ne zaman kurulmuş, ilk defa kim gelmiş, kaç ev ya da kaç kişi gelmiş, hangi sebepten ve nereden gelmiş, bütün bunları bilmek olası değil. Zaman içerisinde, kimin geldiği, neden geldiği söylenceye dönüşmüş. Neredeyse hepimiz kendi dedemizden ilerisini zor biliyoruz. Tarihsel olarak normal olabilir ama dedemizin babasının adını dahi bilmiyoruz. Bu yüzden kendi köyüm olan Kamışlı Köyünden gelecek kuşaklar kendi soy şecerelerini sağlam bulabilsinler diye, elimden geldiği ya da bulabildiğim, ulaşabildiğim kadarıyla Kamışlı Köyü ile ilgili aklıma gelen konularla ilgili her şeyi yazmaya çalıştım. Belki de, benden sonra birileri devam ettirmek ister. Tarafsız olmaya çalıştım ama araştırma yaparken soru sorduğum ya da birçok konuyu anlattırdığım insanların anlattıklarını yazıyorum.
Benden sonraki kuşaklara, bu kitaptaki olaylar veya sözcükler yabancı gelebilir. O olayları ya da deyimleri benim kuşağım ve benden önceki kuşaklar yaşadı, kullandı. Şehirleşme sürecinde çoğu şeyler değişti, yenilendi. O kuşağın kullandığı yeni kuşağa ulaşamayan sözcük ve deyimleri yazmaya çalıştım.
Kadınlar konusu önemli bir konu ama hangi kadın hangi köyden gelmiş ya da kimin kızı kimle evlenmiş veya hangi köye gelin gitmiş konusuna girersem içinden çıkamam. Bu konuda köyümün bütün kadınlarından af diliyorum. Keşke köyümüz Kamışlı’dan bir bacı çıksa da köyümün kadınları ile ilgili bir araştırma yapsa, yazı yazsa. Hangi evden hangi kız, hangi köye gelin gitmiş veya hangi eve hangi köyden hangi gelin gelmiş, böylelikle akrabalarımızı daha iyi öğrenmiş olurduk.
Bu bilgilerin hiç birisi bana rüyamda ilham edilmedi. Tamamı, Kamışlı Köyünden birilerinden sorarak öğrendiklerim, araştırdıklarım, anlattırdıklarımdır. Hiçbir şeyi kafamdan yazmadım. Elimde bir çok ses kaydı var.
Elbette bu kitabı Arif Kahyanın oğlu Satılmış yazsaydı kendine göre bir yol izler, kendi düşüncesine göre aktarırdı. Ya da Hocanın Veysel’ın oğlu Bektaş yazsaydı kendine göre hazırlardı. Ben Gürani Doğan olarak böyle, kendimce yazdım. Birçok eleştirinin geleceğini düşünerek böyle diyorum. Birçok kişi, neden şunu yazmadın, neden şunu şöyle yazdın, gibi birçok şey söyleyebilir. Haklı da olabilir. Ama ben 18 yaşımdan beri Almanya’dayım. Araştırma fırsatım kısıtlı. Ulaşamadığım, ulaşmak istediğim halde ulaşamadığım, ulaştığım halde sorduğum konuları bilmeyen kişiler vardı. Belki de ulaşmayı akıl edemediğim kişiler olmuştur ya da hiç tahmin etmediğim genç kişilerde köyle ilgili bilgiler vardır. Keşke bu araştırmanın 2. baskı olsa da, haberi olan herkes kendisindeki bilgileri ulaştırsa, gelecekteki kuşaklara köyümüzle ilgili yeterince ve doyurucu bilgi bırakabilsek ne güzel olur.
Bu Kitap Kamışlı Köyünden çok küçük bir dilim, belki de bir noktadır. Ama bizden sonra ilgi duyanların soy şeceresini çıkarabilmeleri için bir başlangıç olarak alınmalıdır. Geride kalan büyük bölümü bilemiyoruz.
Bir anı kitabı olarak algılansa da güzel bir şey. Köyümden, köylülerimden, büyüklerimden bahsetmek yaşadığım gelenekleri adetleri yazmak, hatıra mahiyetinde de olsa kişi ve kişilerden bahsetmek, köyümün yörelerinden bahsetmek bana haz veriyor. Mutluyum.
Bu yazı gelecekte Kamışlı Köyü ve Salmanlı Aşiretiyle ilgili yazı yazacaklara bir kaynak olabilir.
Faydalandığım insanlara teşekkürü bir borç biliyorum. Ben aracı oldum, esas eser onların sayılır. Ben yalnızca onların anlattıklarını yazıya döktüm.
Neleri Yazmak İsterdim
Salmanlı Aşiretinden köyümüze ilk gelen kişinin adını, kaç kişi geldiklerini ve geldiği tarihi yazmak isterdim. Adını bildiğim ve duyduğum kişilerin doğum ve ölüm tarihlerini, haklarında kısa bilgi yazmak isterdim. Köyde her evin kendine göre koyunlarına, keçilerine, tavuklarına yaptıkları bir işareti var. Bunları yazmak isterdim. Hayatta olanların hepsinin yaşadığı şehirleri, mesleklerini, işlerini yazmak isterdim. Köyümüzden gelin olup gidenlerin gittikleri köyü, hatta evlendiği kişiyi, köyümüze gelin gelenlerin geldikleri evi hangi köyden geldiklerini, kimin kızı olduklarını yazmak isterdim, herkesin lakaplarını ve o lakaplarının neden verildiğini, o lakaplarının ne anlama geldiğini yazmak isterdim. Eriğin belden yazıdaki bağımızı beklediğimi, kuzu güttüğümü, köyden birçok kişiyle olan anılarımı yazmak isterdim. Çocukluk yaşını geçip delikanlı iken ölenleri ya da nesli devam etmeyip adı unutulanları yazmak isterdim.
Bu kitapta yazmaya çalıştığım adetler, gelenek ve görenekler, dil, aynı zamanda çevremizdeki Körkü, Şekerhacılı, Hamallı, Çukurlu gibi köyler için de geçerlidir.
Benim yazamadığım birçok şey var. Zaten köyden herhangi bir kişiyi alıp, yaşamını yazsam yine bir roman olurdu.
Bir Kesit
Köyün yolu 5 Mayıs 1972 tarihinde yapılmaya başlandı ve aynı yıl tamamlandı. Eski yol dolanarak aşağı harman denilen yerin üstünden, mezarlığın alt tarafından geçerdi.
Su ise 1974 yılında devlet tarafından gönderilen mühendislerce, Körkü köyünün Aygar dağı tarafında Derviş diye bilinen muhitten getirilmesine karar verildi.
Elektrik ise 1979 yılında geldi. Yol, Veyis Çavuşun muhtarlığı zamanında, elektrik Havusun Cafar’ın muhtarlığı zamanında geldi.
Kamışlı’ya tapu kadastro 1969 yılında geldi. Tarlaları, evleri ölçerek kayıta geçirdiler.
Mezarlık az diye dikkatimi çekti. Köy yeni sayılır diye düşündüm. Meğer belli olan mezarlığın dışındaki mezarlar kayıp olmuş. Belirgin olarak korunamamış, zamanla yok olmuş. Daha önceleri bir müddet de Körkü Köyünün mezarlığına defnetmişler ölenleri. Körkü ve Kamışlı’nın ölenleri aynı mezarlığa karışık konulmuş ve daha önceleri, şimdiki Hocanın Veysel’in ev yeri olan tarlaya doğru bir yerdeymiş mezarlık.
Sayfa: 84.